Geri

İPEKYOLU VADİSİ SERBEST ŞEHRİ PROJESİ

Sakarya ve İzmit ilimizin Karadeniz sahilinde, 15.12.1998 tarihli bakanlar kurulu kararıyla "İpek yolu vadisi serbest bölgesi" adında yeni bir serbest bölge ilan edilmiştir. Bu bölgenin alanı, Sakarya ve İzmit illeri topraklarının Karadeniz sahiline denk gelen 30 km.lik kıyı bandı boyunca 8000 hektar (80000 dönüm) lük bir bölgeyi kapsamaktadır.
Kuruluş aşamasında serbest bölge mevzuatına göre kurulan "İpek yolu Vadisi", yerel yönetimler yasa taslağı kanunlaştığında "Serbest Şehir" statüsüne kavuşması hedeflenmektedir.

Serbest bölgeler, burada yatırım ve üretim yapan tüm firmaların gelir ve kazançlarının vergiden ve hukuksal yaptırımlardan muaf olması, bir anlamda yurtdışı bölge (gümrük ötesi bölge) statüsü taşıması ilkesine göre kurulmaktadırlar. Türkiye'de 15 adet serbest bölge vardır. Bu sayının birkaç yıl içinde 20'ye çıkması tahmin edilmektedir. Bu serbest bölgeler içinde yıllık 5 milyar dolarlık ticaret hacminin tek başına yaklaşık 2 milyar dolarlık kısmını gerçekleştiren ESBAŞ (Ege Serbest Bölgesi A.Ş.) ilk sırada yer almaktadır. ESBAŞ'ın avantajları içinde, üretim faaliyetlerinin ağırlıklı olması, şehir içinde yer alması, havayolu, kent merkezi ve limana yakınlığı unsurları önde gelmektedir. Diğer 14 serbest bölgenin kalan 3 milyar dolarlık ticaret hacmini paylaşıyor olmaları da, "serbest bölge ilanının" ne derece başarılı ve doğru bir yöntem olduğu konusunda endişeleri ve tartışmaları artırmaktadır.

"İpek yolu Vadisi Serbest Şehri" nin yer aldığı Sakarya ili, tarih içinde çok çeşitli devlet ve toplumların hükümranlığını ve istilasını yaşamıştır. M.Ö. 13 ncü yüzyılda Bebrikya; ve sonrası Bitinler' den başlayan siyasi tarihi, sırasıyla Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Roma ve Bizans, Selçuklu, tekrar Bizans, tekrar Selçuklu, Haçlı istilası ve İznik Rum İmparatorluğu, Bizans, ve Osmanlılar ile Kurtuluş savaşına kadar gelinmiştir. Bu dönemde Sakarya, İstanbul hükümeti güdümündeki ANZAVUR ayaklanmasına sahne olmuş ve bu ayaklanma Çerkez Ethem tarafından bastırılmıştır. Daha sonra Yunanlılarca işgal edilmiş ve Türk Orduları tarafından tekrar kurtarılmıştır.

Siyasi ve kültürel tarihinin hareketliliğinin yanı sıra Sakarya ilimiz, çok önemli karayolu ve demiryolu trafik akslarının kavşağı olma özelliğine de sahiptir. Sakarya ili, Kuzey Anadolu fay sistemi üzerinde, deprem kuşağındadır. 1943, 1957 ve 1967'de Adapazarı, Akyazı ve Düzce depremlerine sahne olmuştur. Sakarya, Akdeniz iklimine sahip olup, Karasu ve Kocaali başta olmak üzere hem turistik açıdan hem de geleneksel Mimari ve kültürel miras açısından da önemli bir bölgeyi kaplamaktadır.

"İpek yolu vadisi serbest şehri" projesi, Sakarya ve İzmit illerinin Karadeniz kıyılarında önemli bir bölümü (30  km sahil bandı) kapatmakta, ayrıcalıklı özel bir gümrük dışı sınır ötesi bölge oluşturmaktadır. Bu bölgede hazine arazilerinin yanı sıra özel mülkiyet arazileri de yer almakta olup, serbest bölge için kamulaştırma ve devir işlemleri başlamıştır. Kıyı boyunca bir şerit oluşturan bu bölge, Adapazarı'na doğru genişleyerek kıyıdan oldukça içerilere de girmektedir.

Ülkemizde ayrıcalıklı imar hakları elde ederek gayrimenkullerden rant sağlamak ve bu rantın da yönetimlerce teşvik ettirilmesi gibi bir uygulama modelinin öncülüğünü yapan çıkar gurupları, çok hızlı bir şekilde 55 nci hükümetin son günlerinde bu projeye hükümetten onay ve destek çıkartmışlar, ayrıcalıklı imar hakları ile çıkar sağlamadaki hırslarını ve güçlerini, "Hong Kong" gibi serbest bir şehir kurma derecesine kadar ilerletmişlerdir. Bu çıkar gurupları, sanayici dernekleri ve gurupları, veya güçbirliği holdingleri adı altında çok ortaklı şirketler olduklarını ve sermayelerinin tabana yayılmasından güç alarak büyüdüklerini ifade etmektedirler. Bu söylem ile yönetimler bazında ayrıcalıklı haklar elde ederek rant sağlama yolunu da meşrulaştırmaktadırlar.

EGS Gurubu, İstanbul Atatürk havalimanı ile Ataköy arasındaki çok büyük bir kentsel ve kamusal rekreasyon alanı olan "Ayamama Vadisi" nde yüksek imar yoğunluklu iş ve alışveriş merkezleri oluşturma yolunda önemli adımlar atmış ve inşaatları süregelmektedir. Denizli Kent merkezinde gene aynı nitelikli bir kentsel ve kamusal alan üzerinde yönetimlerden önceden resmi izin bile alınmadan  alışveriş ve ticaret merkezi yapılmıştır. İzmir Basmane'de "Dünya Ticaret Merkezi" adında çok katlı Otel, İş ve alıveriş merkezi yapmak amacıyla önemli bir kent ve kamu arsası çıkar guruplarının mülkiyetine geçmiş ve arsa üzerine normal inşaat hakkının iki misli kadar imar yoğunluğu ile inşaata başlanmıştır. Bu ve benzeri girişimler, gerek bu çıkar gurupları, gerekse de aykırı bir model oluşturma örneği taşıdıkları için diğer aynı amaçlı çıkar guruplarınca örnek alınarak kentsel ve kamusal arsa ve araziler başta olmak üzere , Türkiye'mizin güzel ve değerli arazileri için önemli bir tehlike oluşturmaktadırlar. Bu tehlike salgın bir hastalık gibi yayılmaktadır. İzmir ve benzeri büyük illerde örnekleri görüleceği gibi, artık üniversitelerin eğitim amaçlı arazilerinde bile gerek kaçak olarak, gerekse de imar planı tadilatları ile imar planları değiştirilerek, iş merkezi, benzin istasyonu, otel, iş ve alışveriş merkezlerine dönüştürme çabalarına tanık olmaktayız.

"İpek yolu vadisi serbest şehri" de gene aynı amaçlı çıkar guruplarının bir araya gelmesi ile oluşturulan konsorsiyum tarafından gerçekleştirilmek istenmektedir. Bu projeye ortak olanlar arasında, EGS gurubu, Marmara Güçbirliği holding, Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası yer almaktadırlar.
"İpek yolu  vadisi serbest şehri" projesi uygulanırsa ortaya çıkabilecek kabul edilemez nitelikte bazı durumların ortaya çıkacağı akla gelmektedir. Bunlardan ilk akla gelenleri şöylece sıralayabiliriz:

- Tüm planlama ve yönetimsel ilkeler göz ardı edilerek; hem kurulduğu bölgeyi, hem de yakın ve uzak çevresini etkileyeceklerdir. Bu alanda muhtemelen serbest liman ve serbest havaalanı yapımı gündeme gelecektir. Bu projenin ana teması da, bu bölgede hem sanayi ve ticaret yatırımı yapılacak, hem de bu yatırım sahipleri ve çalışanları için yerleşme bölgeleri oluşturulacaktır. Yani gümrük ötesi  ayrı bir yönetim modeli ile, tam anlamıyla serbest bir şehir inşa edilecektir.
- Projenin gümrük ötesi alan olması nedeniyle, hem 30 km.lik bir sahil şeridi hem de 80000 dönümlük bir alanı kapsayacak, bu alana giriş ve çıkışlar kontrollü olacaktır. Bu alanda oluşturulacak havaalanı ve liman vasıtasıyla "İpek yolu vadisi serbest şehri" ne uluslar arası giriş ve çıkışların denetlenmesi söz konusu olamayacaktır.

- Proje alanındaki doğal ortam ve kaynaklar tahribata uğrayacaktır. Üretim faaliyetlerinin çevresel etkisi denetim altına alınamayacaktır.

- Şehircilik ve mimarlık açısından hiçbir ulusal ve uluslar arası denetim yapılamayacaktır. Oluşturulacak bu serbest şehirdeki yapıların üretim ve denetiminde Türk mimar, mühendis ve şehircileri ile, onların mensubu olduğu meslek odalarının söz sahibi olamayacakları diğer serbest bölgelerdeki uygulamalarda var olan örnekler gibi sabittir.

- Merkezi ve yerel yönetimlerden bağımsız bir idari yapısı olacaktır. Kendi idari yapısıyla kendi denetimini de oluşturmak üzere özel güvenlik birimleri oluşturacaktır.

- Bu şehirde yaşayacak ve çalışacakların hakları, sosyal güvenceleri, hukuksal anlamda yok sayılacaktır.

- Bu şehirde nükleer ve çevresel tehlike yaratacak tüm üretimlerin denetimi yapılamayacaktır. Üst ölçekte planlama kararı gerektiren tüm yatırım üretim ve faaliyetler kontrol dışında serbestçe gelişecektir.

- Projeyi gerçekleştiren çıkar guruplarını, global anlamda daha kuvvetli, siyasal olarak da önemli bir odak noktası olma durumuna getireceklerdir.

- Küresel çok taraflı yatırım anlaşması (MAI) ve küresel çok taraflı yatırım ajansı (MIGA) ve uluslar arası tahkim sözleşmesi (ICSID)'in kapitalist ve tek taraflı  uygulamaları için çok rahat bir ortam ve sıçrama tahtası olma niteliği yaratılacak, "Kirleten öder !" ilkesi yerine "Kirletene öde !" ilkesi ön plana çıkacaktır.

- ...

Bir önemli nokta da, Misak-ı Milli sınırlarımız içinde, vatan topraklarının bölünmezliği ve bütünlüğü için ülkemizin bir tarafında teröre karşı savaş sürdürülürken, diğer yanda neredeyse terör kadar tehlikeli sonuçlar yaratabilecek "İpek yolu vadisi serbest şehri" projesi gibi siyasi, ekonomik ve sosyal bir ortam için hükümetlerden giderayak onay ve teşvik alınmakta, sözde çok ortaklı tabana dayalı şirketler ve holdingler artık kentsel rantlardan elde ettiklerini az bularak, ülkemiz toprakları üzerinde ayrı bir yönetim bölgesi oluşturma derecesinde etkili olabilme gücüne sahip olma konumuna gelmişlerdir.

Ülke aydınlarına ve ülke gençliğine burada düşen görev, bu tehlikeli gelişmeleri görerek, bu konuda haklı tepkilerini ortaya koymaları, ulus devlet bilinciyle Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti olması yolunda acilen çaba harcamalarıdır. Burada aynı sorumluluk daha da fazlasıyla siyasi partilerimiz ve politikacılarımıza düşmektedir. "İpek yolu vadisi serbest şehri" projesi hemen durdurulmalı, serbest bölgeler mevzuatı yeniden gözden geçirilmelidir.

Geri