Geri

İZMİR FUARI - KÜLTÜRPARK

İzmir Fuarı İzmir kent kimliğinin önemli bir parçasıdır. Fuar ve İzmir adları öylesine bütünleşmiştir ki bu ikisini birbirinden ayrı düşünmek imkansızdır.

İlk defa “İzmir Panayırı”, daha sonra “İzmir Enternasyonal Fuarı” adıyla  periyodik olarak her sene düzenlenen Fuar, Yunanlıların kaçarken yaktıkları mahallelerin temizlenerek “Kültürpark” haline getirilmesi ile oluşmuştur. “Kültürpark”, İzmir fuarının yanısıra; içinde hayvanat bahçesi, lunapark, inzibat karakolu, polis merkezi, İzelman, İzulaş, Ege yayıncılık, gazinolar, diskolar, spor salonları, tiyatrolar, kültür merkezleri, spor alanları, gümrük binaları, tenis kulüp, çay bahçeleri, Tansaş, Trt, İzfaş, büfeler, dükkanlar, nikah salonu  ve birçok aktiviteyi içermektedir.

İzmir fuarının kapalı olduğu onbir aylık dönemde de Kültürpark, İzmir Halkı için yegane dinlence ve eğlence alanlarından biridir. Yaşlılar, gençler yediden yetmişe herkese hitap etmektedir.

Kültürpark bugün büyük bir tehlike altındadır. Bu tehlike zamanla İzmir ile bütünleşmiş olan fuar kimliğini de etkileyecektir. Bu tehlike Kültürpark’ın hızlı bir şekilde betonlaşması ve yapılaşmasıdır. Aslında Kültürpark, Kültür Tabiat Varlıkları Kurulunca tescil edilmiştir. Bu kurulun izni olmadan hiçbir kalıcı ve geçici yapı yapılamaz. Ancak özellikle yerel yönetimin son döneminde kültürpark içinde hızlı bir köşe kapmaca yaşanmaktadır. Kaldırımlar, yeşil alanlar; büfeler tarafından işgal edilmekte, 4 metrekare büfe izniyle 200-300 metrekare çay bahçeleri yapılmaktadır. Belediye İzulaş, İzelman, Ege Yayıncılık, Tansaş gibi kendi şirketlerini Kültürpark içinde barındırarak Kültürpark’ın işgalinde başrolü oynamaktadır. Eskiden ağaçlar, yeşillikler, havuzlar diyarı olan Kültürpark, bugün beton yol kaplamaları, tabelalar, büfeler, kalıcı ve geçici binalar ve park etmiş araçlarla işgal edilmiş durumdadır. Nefes alacak yeşil ve toprak kokan bir köşe neredeyse kalmamıştır, denilebilir.

Kültürpark’ın ve fuarın kimliğini yeniden kazanabilmesi ve kentlilerce daha iyi bir şekilde rekreasyon (dinlence) alanı olarak kullanabilmesi için yapılacak bir dizi işlem vardır. Öncelikle tüm şirketler (İzulaş, İzelman, Trt, Ege yayıncılık, Tansaş, ...) kaldırılarak fuar dışına çıkarılmalıdır. İkincisi, fuar içinde on bir ay boyunca bomboş duran birçok pavyon binası yıkılarak, yeşil alana çevrilmelidir. Fuar içindeki tüm büfeler kaldırılmalıdır. Gazinolar yıkılmalı, yeşil alana çevrilmelidir. Yollara döşenen beton parke taşlar kaldırılarak, toprak zemin üzerinde stabilize yürüyüş yolları yapılmalıdır, asfalt kaplamalar sökülmelidir. Fuara araç sokulmamalıdır. İnzibat karakolu ve emniyet binaları ...vb. kaldırılmalıdır.

Peki tüm bunlar kaldırılınca fuar neye benzeyecek diyeceksiniz. İşte size bir örnek: New York’ta kentin merkezindeki “Central Park”! tamamen yeşil ve su elemanları ile oluşturulmuş, beton yığını arasında yeşil bir cennet vaha. Avrupa ve Japonya’da da buna benzer park örnekleri var. Küçücük alanlar bile hemen yeşile ve suya ayrılıyor. Kent içinde doğal ortamlar yeniden yaratılıyor. İnsanlar beton yığınları içinde birden bire kendilerini yeşil, sakin ve sessiz bir alanda, insancıl ve doğal bir ortamda buluyorlar, nefes alma imkanı yaratılıyor. Havuzlar, su oyunları,  spor alanları, seyyar büfelerle dinlence alanları yaratılıyor.

İzmir “Kültürpark” şansını iyi kullanmalı ve kentin merkezinde kalmış bu alanı iyi değerlendirerek, kentin yeşil alan niteliğindeki gerçek “Kültürpark”ı olma imkanını yaratmalıdır. Düzenlenecek fuarlar için, İstanbul’daki gibi fuar ve sergi alanları, binaları yapılmalı, hem ihtisas fuarları, hem uluslararası fuarlar buralarda düzenlenmelidir. Hayvanat bahçesi, çok daha büyük ve doğal başka bir alanda kurulmalı, hayvanlar çektikleri eziyetten kurtarılmalıdır. Unutulmamalıdır ki her şey doğal ortamına yakın ortamlarda daha iyi korunabilir.

Kültürpark içindeki ağaçlar, çevreleri betondan arındırılarak daha sağlıklı yaşama ortamına kavuşturulmalıdır. Kültürpark, yalnızca ağaç çeşidi ve sayısı bakımından   bile ele alınsa, bu yönüyle doğal bir müze olarak da kabul edilebilir. Dünyanın dört bir tarafından yüzlerce çeşit bitki ve ağaç bu ortamda yaşamaya çalışmaktadır.

Fuarın sahibi İzfaş, artık kendine ayrı bir yer bularak, sergi ve fuarları bu yerde yapılacak tesiste gerçekleştirmeli, Kültürpark’ı İzmirlilere teslim etmelidir. Belediye Kültürpark alanı içinde hiçbir şekilde, hiçbir firmaya yapılaşma izni ve hakkı vermemelidir. Bazı çok ortaklı sermaye şirketleri ve bazı gurupların Kültürpark içinde “alışveriş merkezleri” ya da “ticaret merkezleri” oluşturma girişimleri reddedilmelidir. Bu tür girişimler, İzmirlinin sahip olduğu yegane kent alanlarının dışında geçerli olmalıdır. Bu girişimleri yönlendiren şirket yöneticileri, para kazanma hırslarını, “kent ahlakı” na tercih etmemelidirler. Bu yöneticiler biraz da bu tür yatırımları kamu arsaları ve arazileri üzerinde değil, gerçek mülkiyetler üzerinde gerçekleştirme disiplinini kazanmalıdırlar. Aksi halde, kentli hakları üzerinde yükselecek bu servetler, bu servet ortaklarının bile içinde yaşayamayacağı bir İzmir yaratacaktır.

İzmir Fuarı ve Kültürpark’ın özelinde yaptığım bu değerlendirmeler, aslında yerel yöneticilerin yapması ve uyması gereken doğal görevlerdir. Alınacak tedbirler bir öneri değil, yapılması gereken, daha önce tanımlanmış işlerdir. Başta İzmir Valiliği olmak üzere, Büyükşehir Belediyesi ve İzfaş’ı, Kültürpark’ı yeniden yaratmaya, yapılması gerekenleri acilen uygulamaya davet ediyorum.

Geri